
Teke Şenliği
İnsan hayatıyla ilgili en büyük sorun, kendi hayatımıza yeterince geniş bir açıyla bakamamamız. Ne kadar derin bir nefes alıp etrafı görmeye çalışsak da çoğu zaman elimizde olmayan şartlar bizi soluksuz bırakıyor. Kafamızı eğip, önümüze bakmaya zorluyor. Yapılacaklar listemize bir tik daha atmayı, bir ay daha kirayı ve çocuğun okul parasını ödemenin küçük zaferini, kendimize aldığımız bir çift ayakkabının keyfini çıkarmayı, eh işte bir hayatın bizi suyun üzerinde tutar halini, diğer tüm çaba gerektiren seçeneklere tercih ediyoruz. Etmezsek değişmemiz gerekecek. Ve değişmek, derisini değiştiren bir yılan gibi bizi önce çırılçıplak bırakıp sonra yeni baştan var olmaya mecbur bırakacak. Düşündükçe, içinde olduğumuz hayatın sınırlarının darlığına isyan etmemiz elzem hale gelecek. Daha fazlasını istedikçe kavga etmek için kaslarımızı çalıştırmamız, daha fazlası verilmedikçe yeni yollar aramak için zekamızı keskinleştirmemiz. Ve bir süre sonra her şeye kuş bakışı baktığımızda büyük resmi dürüstçe değerlendirebilecek cesarete sahip olmamız.
Biz, her birimiz, bugün buna hazır mıyız?
Yazar, kitabı yazarken aceleci değil. Aklı selim. Bir dönemin ve ülkenin Tanrısı gibi. Yukarıdan hiç müdahale etmeden bakıp yalnızca anlatıyor.
Dominik Cumhuriyetini 1931-1961 arası yöneten Trujillo' nun yarattığı diktatoryayı bize bazen çok yakından, içindeymişizcesine yaşatıyor bazen de uzaktan daha objektif bakmamıza olanak sağlıyor.
Okurken diktatörün gözüne girmek için ondan bile daha acımasız, daha uyanık olduğunu eğile büküle kanıtlama çabasından başka bir yaşam gayesi olmayan asker/ bürokrat/ memur sınıfını, gelişmemiş toplumlardan görmeye alışkın olduğumuz ya anne ya da çekici bir seks objesi olmaktan başka toplumsal rolü olmayan kadınları, ayakkabı kutularına saklanan, yurt dışına kaçırılan kara paraları, bir kişinin tüm kişiler için karar verici olmasının toplumun üzerinde sürekli sallanan tokmağını, toplumun bir süre sonra kendisini, daha düşünmeye başlarken sansürleyip, kelimelerini, seçimlerini ve hatta kıyafetlerini bir kişinin beğenisine uygun hale getirmeye çalışma çabasının onurlu insanları nasıl adım adım delirttiğini izliyoruz.
Tek adam diktası önce kendisine en yakın adamları yok ediyor. Halka genişledikçe yıkım büyüyor. Nihayetinde bir gün, puf. Trujillo en yakınındaki kişilerin düzenlediği bir suikastte ölüyor. Yedi kişilik suikast ekibi, her biri çeşitli zamanlarda hayatları Trujillo tarafından alt üst edilmiş kişiler. Hikayenin bu kısmını onların gözünden tek tek görmek kitabı katman katman derinleştiriyor. Suikast sonrası yedi kişinin beşi ve yakınları gaddarca işkencelerle yok ediliyor. Kaçmayı başaran iki kişiye ise diktatorya yok olup, eskiden kukla bir cumhurbaşkanı yerine görece bağımsız bir cumhurbaşkanı yönetimi ele alınca ve hatta Trujillo zamanını kötülemeye başlayınca bir umut ışığı doğuyor. Yalnızca birkaç ay sonra da halk kahramanı ilan edilip cumhurbaşkanı tarafından kucaklanıyorlar. İyi/kötü hain/ liyakatli olma kavramlarının hava durumundan hızlı değişebildiği coğrafyalar.
Gücün tanımını, diktatörlüğün ne olduğunu merak eden, içinde yaşadığı dönemi değerlendiremeyip kendisine kanıt arayan herkesin okuması gereken bir metin.
Metin içimizde bir yerlere dokunuyor, orası kesin. Bunda yazarın kurguyu duyguyla şahane biçimde yoğurmasının rolü büyük. Hikayeyi bize ilk anlatmaya başlayan kişi Urania. Trujillo'nun en yakın adamlarından birinin kızı. Babasıyla Trujillo'nun arası bozulunca, 13 yaşında veli nimete bir ödül olarak evine gönderildiği gece hayatı değişmiş bir kadın. Uğradığı tecavüzden sonra babasından ve vatanından aynı şiddetle nefret etmeye başlamış. İkisini de tek bir söz dahi etmeden, sığındığı rahibelerin yardımıyla terk etmiş. Urania'yı hissetmek için ülkemizden kaçıp 35 sene sonra dönmemize gerek yok. Geri döndüğü ilk gün hissettiği rüzgarda aradığı tanıdık kokuları bizim de burnumuz aradı. Kalbindeki güvercin tedirginliğini, içinde kendini teskin etmek için durmadan konuşan sesi, adaleti bulamadığı için derinleştirdiği çaresiz öfkeyi.
Kızkardeşimiz seni hissettik.
Çok çok iyi bir kitap.
İlk Baskı Yılı:
2003
Yazar:
Mario Vargas Llosa
Basım Dili:
Türkçe